HAVA TAMİRCİSİ


Bir gün Hava Tamircisi’ne sordum:
-Su altında kalan köylerin, şehirlerin çocuklarına neden kimse acımıyor, diye.
Hava Tamircisi bana dedi ki:
Elbette ben acıyorum. Yağmur da acıyor onlara. Kar, dolu hatta fırtına bile acıyor… Fakat insanlar neden böyle yapıyorlar anlamak mümkün değil.
İtiraz ettim Hava Tamircisi’ne:
Mümkün aslında. Suyu iyi kullanamadıkları için, başka çarelere başvuruyor insanlar. Oysa ki zamanında suyu iyi kullanabilseler, sonradan barajlarla yapay göletlerle uğraşmak zorunda kalmayacaklar. Her şey doğasına uygun şekilde işleyip gidecek. O köylerin ve şehirlerin çocukları hep böyle ağlamasınlar istiyorum ben…
Hava Tamircisi, hak verdi. Haklıymışım… İyi de o haklı olmam her neyi düzeltiyor ki. Hep eğri bir hayatımız oluyor… Haklıyız, doğruyuz ama yapıp ettiklerimiz eğri büğrü, niye?
Hava Tamircisi’nin yüzü yere düştü. Üzdüm mü acaba onu. O da en az benim kadar yeryüzünün çocukları için gökyüzünde çalışıyordu. Bunları elbette o da hiç ama hiç istemez. Başka şehirler ve köyleri artık sular altında bırakarak onları ve geleceklerini boğmamak için bundan sonra daha çok çalışacağını biliyorum elbette. Gidip yanağından öptüm. Gökyüzüne selamımı söyleyecek. Yeryüzünün çocukları akıllansın diye selam ve sevgi yağdıracak bir daha ki sefere… Su gibi aziz sevgi yağdıracak… Ve su medeniyeti yeniden doğacak… Su, medeniyetleri yok eden değil kendisi ile dost olan çocuklar kazanacak yeniden…

Vural KAYA yazdı. M. Ahmet Demir resimledi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder